29 Haziran 2018 Cuma

AİLE TERAPİSİ: GİTMEK İÇİN GEÇ KALMAYIN

Evli çiftler kötü giden evlilikleri için bir danışmana başvurduğunda en çok “evliliğimiz kurtarılabilir mi?” veya “evliliğimizi devam ettirmemiz için karar vermede bize yardımcı olabilir misiniz?” diye gelirler. Bunlar cevaplanması zor sorular olsa da, evlilik danışmanlığı zor iştir ve hiçbir garantisi yoktur. Ama evliliğin kötü gittiğinin farkına varıp bir profesyonelden yardım almak için başvurmak doğru verilmiş bir karardır. Çünkü danışman tarafsız davranarak ilişkiye ayna tutar.
Zamanlama, evlilik danışmanlığının işe yarayıp yaramayacağının önemli bir unsurudur. Ne yazık ki, çoğu çift kötü giden evliliklerini düzeltmek için çok uzun süre bekler, danışmana başvurduklarında çoğu zaman iş işten geçmiştir. Bundan dolayı evlilik terapisine başvuran çiftlerin çoğu boşanmaktadırlar. Evlilik terapisi birçok çift için boşanma terapisine dönüşmektedir. Çiftlerden biri kafasında evliliği bitirmiş ise terapi sırasında düşünce ve endişelerini dürüstçe danışman ile paylaşmaz ve terapiyi boşanmak için kullanabilir.
Hiç kimse problemlerle uğraşmak için evlenmez. Herkesin hayali mutlu olmaktır. Her evlilikte zaman zaman birtakım sorunlar olur. Ancak; Problemsiz olmaz denilen evlilikte ne zaman bir danışmana başvurulmalıdır? Hangi problemler evlilik danışmanlığına götürmelidir? Hangi problemler erkenden danışmana götürmeli?
   Birbiriniz ile yeterince konuşmuyorsanız:
   Sorunlu ilişkilerdeki en önemlisi problem iletişimsizliktir. Bir terapist çiftlerin birbirleriyle iletişim kurmanın farklı yollarını bulmada yardımcı olabilir. İletişim bozulduğunda, zamanında giderilmez ise düzeltmek zor olabilir.
        Konuşuyorsunuz ama hep  olumsuz ve   eleştirel ise:
   Olumsuz iletişim, eşlerden birini yargılanmış, utanmış, göz ardı edilmiş, güvensiz veya konuşmadan geri çekilmek istemesine neden olabilir. Olumsuz iletişimde konuşma tonunun nasıl olduğu da önemlidir, çünkü ne söylediğin değil nasıl söylediğin de ön plana çıkabilir. Olumsuz iletişim eşler arasında duygusal tacize de neden olabilir.


      Sorunları konuşmaktan korkuyorsanız:
       Sorunların gündeme getirilmesinde bile endişe duyuluyorsa. Bu, cinsel yaşamdan ailenin parasal konularına kadar her şey olabilir. Hatta eşlerden birinin diğer eşi rahatsız eden basit küçük alışkanlıkları bile olabilir, ama rahatsız olan eşin bunu diğer eşe söylemekten bile korkması. Bir terapistin, bir çiftin sorunlarının netleşmesine yardımcı olabilir ve onların gerçekten konuştuklarını anlamalarına yardımcı olabilir.
     Sevgi cezalandırma aracı olarak kullanılıyorsa:
    Eşlerden birinin büyük-küçük şeyler fark etmez öfkelenmesi ve sevgisini ceza aracı olarak kullanıyorsa veya sessiz kalarak diğer eşi yola getirmeye çalışıyorsa. Çiftlerden birinin diğerine karşı “ebeveyn” veya “cezalandırıcı” gibi davranması, ilişkide denge eksikliği olduğunu gösterir. 
       Eşinizi rakip olarak görüyorsanız:
    Siz ve eşiniz aynı takımdasınız. Farklı     taraflarda olduğunuzu hissetmeye başladığınızda yardım isteme zamanı gelmiştir.
 
Sır saklıyorsanız:


    Bir ilişkideki her kişinin gizlilik hakkı vardır, ancak birbirinizden sır saklıyorsanız, bir şeyler doğru değildir. Geçmişteki ciddi hastalıklar, aylık kazanç, geçirilmiş evlilikler, ailelerin geçmişleri vs... Eşinizden sakladığınız sır gün yüzüne çıktığında nasıl bir tepki ile karşılaşacağınızı kestiremeyebilirsiniz. 
  Başka bir ilişki veya yaşam tarzı düşünüyorsanız:
 
    Şu anda sahip olduğunuzdan farklı bir ilişki veya yaşam tarzı hayali kuruyorsanız mevcut evliliğiniz sizi mutlu etmiyor demektir. Bu durumda terapi için başvuran çiftler sürece bağlı kalır ise sorunlar çözülebilir. Çünkü terapi sürecinde çiftler dürüst davranır ise aslında çok farklı isteklerinin olduğu ve bunu diğer eşe söyleyemediği ortaya çıkmaktadır.
        Mali olarak sadakatsizlik ve anlaşmazlık varsa:
    Cinsel sadakatsizlik kadar evliliğe zarar vermese de mali sadakatsizlik de evliliğe zarar verebilir. Eğer eşlerden birinin aylık kazancı veya yaptığı harcamaları konusunda karanlık noktalar varsa, veya parayla ilgili her şeyi kontrol etmek istiyorsa diğer eşin ailenin parasal konularını gündeme getirmeye hakkı vardır. Çünkü eşlerden birinin mali sadakatsizliği başka problemlere davetiye çıkaracaktır. Eğer bu tarz problemleriniz varsa aile içi çatışmaları çözmek için bir uzmana danışmak gerekir.
 
  Eğer eşim değişirse her şey düzelir diye inanıyorsanız:
    Değiştirebileceğiniz tek kişi kendinizdir. Eğer eşinizin değişeceğini bekliyorsanız uzun zaman bekleyeceksiniz. Kim olduğunuzu ve neyi istediğinizi daha iyi anlamak için bir terapiste gitmeniz gerekmektedir. Daha sonra, eğer sorunlar devam ediyorsa, birbirinizle daha iyi ilişki kurmak için farklı yöntemler öğrenmek için birlikte terapiste başvurun.

        Ayrı hayatlar yaşıyorsanız:
   Çiftler evli bir çiftten daha çok ev arkadaşlarına dönüştüklerinde, evlilik danışmanına başvurmanın zamanı gelmiştir. Bu bir çiftin her şeyi birlikte yapmadığı için sorun yaşadığı anlamına gelmemeli. Daha ziyade, iletişim, konuşma, yakınlık ya da sadece “birlikte var olduğunuzu” hissetmiyorsanız, nerede hata olduğunu ve bunun nasıl düzeltilebileceğini anlamaya yardımcı olabilecek bir terapistten yardım alma zamanı gelmiştir.

        Cinsel hayatınız önemli ölçüde değiştiyse:
    Evliliklerde bir süre sonra cinsel hayatın biraz değişmesi alışılmadık bir şey değildir. Ancak, yatak odası ile ilgili önemli değişiklikler doğru değildir. Bu arada cinsel hayattaki beklenmedik artış bazı sorunların işareti olabilir. Çünkü eşlerden biri, yanlış bir şey olduğunu düşündüğünde bir şeyi telafi etmeye çalışıyor olabilir.

  Aynı küçük şeyleri tekrar tekrar tartışıyorsanız:
    Her bireyi tetikleyen davranışlar vardır; bunlar diğer insanların çoğunu rahatsız etmeyecek şeylerdir ancak o kişiyi çılgına çevirecek özel şeylerdir. Bulaşık makinesinin nasıl doldurulduğu, akşam yemeğinde sık sık aynı şeylerin yenmesi, kirlilerin sepete atılmaması, lavaboda saç bırakılması, diş macunun ortadan sıkmak gibi basit şeyler eşlerden birini çılgına çevirebilir. Diğer eş ise bu durumda çoğu zaman bu kavgaların neden devam ettiğini ve tekrarlamaması için neler yapabileceğini bilemez. Eğer sizde sürekli olarak “ceviz kabuğunu doldurmayan” nedenlerden dolayı kavga ediyorsanız beraber gideceğiniz terapist sorunlarınızın gerçek kökeninin ne olduğunu anlamanıza yardımcı olabilir.

        Çocuklar evlilik hayatının merkezi olmuşsa veya çocuklar için evliliği devam ettiriyorsanız:
  Evlilikte aile hayatının merkezi çocuklar olmamalıdır. Çocuklar için yaşıyorsanız hatta evliliğinizi çocuklar için devam ettiriyorsanız sadece ebeveynsinizdir. Genellikle çiftler çocuklarına iyi baktıklarında mutlu bir aile olduklarını düşünürler. Bazı çiftler ise çocuklar için birbirlerine saygılı davranmayı becerir ancak sevgili gibi davranamazlar. Çocukların sezgileri çok kuvvetlidir. Çiftler ne kadar iyi mutluluk taklidi yapabileceklerini düşünürse düşünün, çoğu çocuk bunu anlar. Bir evliliğin devam etmesi kararı verildiğinde çocuklar sebep olmamalıdır.
Yukarıda da bahsettiğim gibi ne yazık ki, çoğu çift yolunda gitmeyen evliliklerinin düzeltilmesi için çok uzun süre beklemektedirler. İlişki ve evlilik uzmanı Amerikalı ünlü Psikolog Dr. John Gottman'a göre, çiftler yardım almadan önce ortalama altı yıl boyunca mutsuz olarak yaşamaktadırlar. Gerçekte, daha erken aile terapistine başvuranlar daha çok fayda görürler. Eğer evliliğinizde işler yolunda gitmiyorsa neyin kötü gittiğini bulamıyorsanız veya kendi başınıza çözemiyorsanız diğer işlerinizi bir kenara bırakın ve evliliğinize zaman ayırın, aile danışmanına gitmek için zaman ayırın. Aksi takdirde boşanmak için daha çok zaman ve çaba sarf etmek zorunda kalırsınız.
Maalesef ülkemizde “Aile Danışmanlığı Kültürü” tam olarak yerleşmediği için birçok "Mutsuz Evliliklerde" çiftler aile danışmanına gitmeyi masraf olarak görmektedirler. Bir kısım çift artık geri dönüşü olmayan yola girdiklerinde son çare olarak danışmana başvurmakta, bir kısım çift ise aile danışmanına gitmeyi bile düşünmemektedir. HİÇBİR MADDİ MASRAF BOŞANMANIN SONUCUNDA ORTAYA ÇIKAN MANEVİ BEDELİ KARŞILAYAMAZ. 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

3 Haziran 2018 Pazar

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK


 OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK



Shakespeare'in Makbet adlı eserinde “Arabistan'ın bütün kokulu sabunları getirilse dahi bu elin kirleri temizlenemez” şeklinde hayat bulan Obsesif Kompulsif Bozukluk geçmişte yaşamış birçok sanatçı, bilim adamı ve devlet adamını etkilemiştir. Makbet adlı eserde Lady Makbet kocası Makbet'i etkileyerek Kral Duncan'ın ölümüne sebep olmuş ve bunun sonucunda Lady Makbet'te el yıkama hastalığı başlamıştır.



Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedir?
OKB çok sık görülen bir anksiyete sorunudur. Belirtileri genellikle tekrarlayan düşüncelere cevap olarak tekrarlayan düşünceler ve tekrarlayan eylemleri içerir. Klasik bir örnek olarak; kişinin ellerinin kirlendiği ve ellerine mikropların bulaştığına dair tekrarlayan düşünceleri ve “mikropları temizlemek” için tekrar tekrar ellerini yıkama ihtiyacı hissetmesi ve bunu eyleme dönüştürmesidir.

Obsesyon çeşitleri (takıntılar) nelerdir?
Obsesyonlar, kişinin aklını iradesi dışında gelen kişiyi tedirgin eden, bilinçli bir çaba ile kovulamayan inatçı biçimde tekrarlayan düşünce ve dürtülerdir. Kişi bunların saçma olduklarını kabul etmesine rağmen engelleyemediğinin farkındadır. Kişinin mantığına ahlaki anlayışına ve inançlarına terstir. Bu düşüncelerden kurtulmaya çalışılsa dahi düşünce çabaladıkça artar. Çok yaygın görülen obsesyonlar şunlardır:

  • Kir, mikroplar, virüsler vb. ile bulaşma korkusu.
  • Kapının kilitlemediğini veya mutfak ocağının açık kaldığını düşünerek birilerine zarar vermekten korkma.
  • Sayma saplantıları.
  • Küfürlü düşünceler veya resimler, cinsel içerikli düşünceler.
  • Hata yapma veya toplum içinde kötü davranışta bulunup küçük düşme korkusu.
  • Mükemmeliyetçilik hissi sonucu sürekli etraftaki eşyaları düzeltme, toparlama, simetriye özen gösterme.
  • Başkalarının atabileceği şeyleri biriktirme ihtiyacı (istifleme).

Bunlar sık görülen örneklerdir. Obsesyonlar her türlü şey hakkında olabilir. Obsesif düşünceler sizi endişeli veya tiksintili hissettirebilir. Normalde saplantılı düşünceleri görmezden gelmeye veya bastırmaya çalışırsınız; örneğin, takıntıyı görmezden gelebilmek için başka düşünceler düşünmeye çalışabilirsiniz.

Kompulsiyon (Zorlama) nedir?
Zorlamalar, yapmanız veya tekrarlamanız gerektiğini düşündüğünüz düşünceler veya eylemlerdir. Genellikle zorlayıcı eylem bir takıntıya cevaptır. Bir zorlama, bir takıntının neden olduğu sıkıntı ya da endişeyle uğraşmaya çalışmaktır. Obsesyona cevap olarak ortaya çıkar. Düşünce sonucu yapılması gereken hareket yapılmaz ise kişi psikolojik bunaltıya girer, saçma olduğunu bildiği halde bunları durdurmaya çalışır, durduramayınca da bunaltı daha da artar. Sonuç olarak kişide “yapma-bozma” kısır döngüsü ile hastalığın belirtileri ortaya çıkar.

Örneğin, mikroplarla ilgili takıntılı bir korkuya yanıt olarak ellerinizi birkaç dakikada bir yıkayabilirsiniz. Bir başka örnek, kapıların kilitlenmediği düşüncesinden kaynaklanan takıntılara karşı, kapıların kilitli olduğunu tekrar kontrol etmeye devam edebilirsiniz. Diğer zorlamalar arasında tekrarlanan temizlik, sayma, dokunma, kelimeleri sessizce söyleme, çevreyi düzenleme ve organize etme vardır. Dini içerikli obsesyonlarda kişi dini inançlarına ters düşünceler ile muzdariptir ve ibadetlerini tekrar tekrar yerine getirmek zorunda kalır.


Obsesif Kompulsif Bozukluk hayatınızı nasıl etkiler?
OKB ile olan obsesyonlar sizi gerçekten endişeli ve sıkıntılı hissettirebilir. Sahip olduğunuz zorlamalar bu sıkıntının geçici olarak ortadan kaldırılmasına yardımcı olabilir, ancak takıntılar tekrar geri döndüğü için sürekli bir döngü içinde devam eder ve hayatı yaşanmaz kılar.

OKB'nin şiddeti, bazı yaşam bozukluklarından ciddi sıkıntılara kadar değişebilir. Saplantıların ve zorlamaların aşırı veya mantıksız olduğu bilinse de, onlara direnmek çok zordur, hatta bazen imkansızdır.

OKB insanları farklı şekillerde etkiler. Örneğin, bazı insanlar zorlamaları yüzünden günlük yapması gereken işlerini yapamazlar. Bazı insanlar zorlamalarını tekrar tekrar yaparlar (ritüeller gibi). Bazı insanlar OKB'ye rağmen normal aktivitelerini yapıyor gibi görünebilir ancak yinelenen obsesif düşüncelerden dolayı sürekli sıkıntı çekebilirler. OKB çalışma hayatınızı, ilişkilerini, sosyal yaşamınızı ve yaşam kalitenizi etkileyebilir.

OKB'si olan pek çok kişi, doktorlarına veya başkalarına bilgi vermez. Başkalarının çıldırmış olduklarını düşünmesinden korktukları için gizlemeyi tercih edebilirler. OKB'si olan bazı kişiler, özellikle de başkalarına zarar vermek ya da cinsel bir unsura sahip olduklarını düşünmeleri halinde, belirtilerden utanabilirler. Sonuç olarak, OKB'si olan birçok kişi de ağır depresyon gelişebilir. OKB'niz varsa, aklınızı yitirmiş veya çılgın değilsiniz. Bu sizin suçunuz değildir ve tedavi çoğu zaman işe yarar. Depresyonda olduğunuzu düşünüyorsanız yani kendinizi çökmüş hissediyorsanız ve eskiden yapmaktan zevk aldığınız şeylerden artık zevk almıyorsanız doktora başvurmalısınız.

Obsesif kompulsif bozukluğa ne sebep olur?

OKB'nin kesin bir nedeni yoktur. Beyindeki serotonin gibi bazı maddelerin dengesindeki hafif değişikliklerin olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle serotonin ile ilgili antidepresanlar tedavide kullanılmaktadır.

Belirgin bir genetik sebep ise henüz saptanabilmiş değildir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Kimlerde Görülür?

Her 100 erişkinden 1 ila 3 kişide değişik derecede OKB görülmektedir. Herhangi bir yaştaki herkeste OKB gelişebilir, ancak en çok 18-30 yaşları arasında ortaya çıkmaktadır. Maalesef çocuklarda da OKB ortaya çıkmaktadır. Genellikle de OKB kalıcı bir durumdur.


Obsesif Kompulsif Bozukluk Nasıl Teşhis Edilir?

OKB'niz olabileceğinden endişe ediyorsanız, doktorunuzu görmeli ve endişelerinizi açıklamalısınız. Aşağıdaki soruları düşünerek:

  • Ellerinizi çok fazla yıkar veya temizler misiniz?
  • Etrafınızı nesneleri sık sık kontrol ediyor musunuz?
  • Yerine getirildiğinde rahatsız hissedeceğiniz ama yapamayacağınız sık sık tekrarlayan düşünceleriniz var mı?
  • Günlük aktivitelerinizin tamamlanması uzun sürüyor mu?
  • Nesneleri özel bir sıraya koymak için endişeleniyorsunuz yoksa karışıklıktan mı sıkılıyorsunuz?
  • Bu sorunlar sizi rahatsız ediyor mu?

OKB'nin teşhis edilmesi için daha ayrıntılı bir değerlendirmeye ihtiyaç vardır. Bu, bir doktor veya uzman bir psikolog tarafından yapılabilir. Değerlendirmede sahip olduğunuz takıntılı düşüncelere ve zorlamalara ve sizi ve günlük hayatınızı nasıl etkilediğine bakılacaktır. OKB'si olduğu düşünülen çocukların değerlendirilmesi ve tedavisi deneyimli bir uzman doktor tarafından yapılmalıdır.

Obsesif Kompulsif Bozukluğun Tedavisi Nasıl Yapılır?

OKB için genel tedavi:

• Bilişsel davranışçı terapi (BDT); antidepresan ilacı olan ilaç; veya her iki tedavi yönteminin birlikte kullanılması ile olur.


Obsesif Kompulsif Tedavi için Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

Bilişsel davranışçı terapi, mevcut düşünce süreçlerinizi ve davranışlarınızı ele alan ve OKB'yi daha etkili bir şekilde yönetmenize yardımcı olabilecek negatif kalıpların üstesinden gelmek için stratejiler oluşturarak bunları değiştirmeyi amaçlayan bir terapidir. Doktorunuz sizi BDT' eğitimi almış bir terapiste (psikolog) sevk edebilir.

Terapi genellikle haftalar sürer ve her biri yaklaşık 50-60 dakikalık seanslardan oluşmaktadır. Bazen grup terapisi olarak da verilmektedir. Sorunun ciddiyetine bağlı olarak bireysel veya grup terapisi olarak yapılır. Herhangi bir kliniğe veya destek merkeze gitmekte zorlanan kişiler için ev ortamında yapılmasında sakınca yoktur. Gereksiz eşyaları biriktirme olarak da bilinen istifleme hastalığı olanlarda kişinin kendi evinde terapi yapılması daha faydalı olmaktadır.


OKB için BDT ne kadar etkilidir?

BDT'yi tamamlayan her dört kişiden üçünde belirgin bir düzelme olur. Belirtiler tamamen gitmeyebilir, ancak genellikle obsesyonlar ve kompulsiyonlar kişinin günlük yaşamında daha az problem olmaya başlar. Ancak OKB'si olan her dört kişiden biri Bilişsel Davranış Terapi çok stresli olmakta ve bu kişilerde faydası olmamaktadır. BDT'den fayda görmeyenler doktora başvurmalıdır.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavi Edilmezse Ne Olur?

OKB tedavi edilmezse, obsesif düşünceler ve kompulsiyonlar düzelmeyebilir ve bazı kişilerde daha da kötüleşebilir. Ağır depresyon gelişebilir. Ancak başarılı tedavi sonrası iyileşen kişilerde hastalığın tekrarlama riski vardır. geri dönme riski vardır. Tekrarlaması halinde hastalığın şiddetine göre tedavinin şekli değişebilir.